Skip to content Skip to footer

RAHİM AĞZI KANSERİ

Vajina ve rahim arasındaki bağlantıyı sağlayan rahim ağzı dokusundaki hücrelerin değişimi ile oluşan kanser türüdür. Bu yayılım dokunun daha derin tabakalarına uzanabildiği gibi akciğer, karaciğer, mesane, vajina ve rektum gibi uzak organlara da yayılabilmektedir.

Kanserlerin çoğunun sebebi, cinsel yolla bulaşabilen ve aşı ile önlenebilen insan siğil virüsleri denen HPV virüsleridir.

Kanser gelişim süreci yavaş olduğu için kanser öncesi değişimlerin fark edilmesi ve erken dönemde tedavi edilmesi açısından Pap smear testleri önemlidir. Genellikle 35-44 yaş arasındaki cinsel aktif dönemdeki kadınları etkilemektedir.

Rahim ağzı kanserinin çeşitli tipleri bulunmaktadır. Bunlardan en sık görüleni skumöz hücreli karsinom denilen rahim ağzı yüzeysel hücrelerinden gelişen kanser türüdür. Mukus salgılayan hücrelerinden gelişen tipine adenokarsinom adı verilmektedir. Her iki hücresel yapıyı içeren tipi ise mikst karsinom olarak adlandırılır.

Kanser gelişimi dokudaki anormal hücresel değişikliklerle başlamaktadır. Bunların çoğunun sebebi HPV virüsüdür. Aynı zamanda genital bölgede siğil yapan virüslerdir. Siğilin yanında vulva, vajina, penis, anüs, dil ve bademcik kanserlerine de sebep olan virüslerdir.

Kanser riskini arttıran bazı sosyal durumlar mevcuttur. Bunlar; 16 yaşından önce cinsel ilişki sürecinin başlaması, çok sayıda cinsel partner bulunması, 5 yılın üzerinde doğum kontrol haplarının kontrolsüz kullanılması, sigara, bağışıklık sisteminin baskılanması ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların bulunmasıdır.

Hastalık belirli bir aşamaya gelmeden şikâyet yaratmayabilir. Erken dönemde oluşabilen şikayetler genellikle ilişki sırasında ağrı, ilişkide veya adet dönemleri arası ara kanamalar, vajinal kötü kokulu akıntıdır. Daha geç dönemde oluşan şikayetler ise kasık ağrısı, idrar yapmada zorluk, bacaklarda ödem, böbrek yetmezliği, kemik ağrısı, kilo kaybı ve halsizliktir.

Rahim ağzı kanser taramasında en sık kullanılan yöntemler pap smear testi ve HPV testidir. Smear incelemesi rutin kadın muayenesinin bir parçası olmalıdır. Burada herhangi bir şüpheli alan izlenirse mutlaka biyopsi ile tanı konulmalıdır. Diğer bir tanı yöntemi olan kolposkopide rahim ağzı dokusuna asetik asit uygulanarak şüpheli yapısal değişiklikler yaklaşık 15 kat büyütülerek incelenebilir.

Şüpheli alan izlenirse biyopsi alınarak kesin tanı konulabilir. LEEP denilen yöntemde ise şüpheli doku elektrik akımı kullanılarak çıkarılır ve patolojik incelemesi yapılır. Konizasyon denilen işlemde ise bistüri veya elektrik sistemi ile koni şeklinde daha geniş doku çıkarılır ve incelemede civar dokuda şüpheli hücre olup olmadığı değerlendirilir.

Eğer biyopsi sonucu kanser çıkarsa daha ileri tahlil ve tetkikler yapılmalıdır. Bunlar; direkt akciğer grafisi, karaciğer fonksiyon testleri, BT görüntüleme, böbreklerin değerlendirilmesi amacıyla BT ve IVP işlemi ile idrar yollarının tutulumunu göstermek için sistoskopi, vajinanın değerlendirilmesi için kolposkopi, rektumun değerlendirilmesi için proktosigmoidoskopi, lenf bezlerinin değerlendirilmesi için de BT, MRI veya PET uygulanmaktadır. Bu yapılan testler aynı zamanda kanserin yayılımı ve evresini de gösterecektir.

Rahim ağzı kanserinde en sık kullanılan tedavi yöntemleri cerrahi ve radyoterapidir. Diğerleri ise kemoterapi ve biyolojik tedavilerdir. Kanser sadece yüzey dokusunda sınırlı ise LEEP veya soğuk konizasyon işlemi ile hastalıklı doku parçası çıkarılır. Daha derin dokulara ilerlemiş kanserde mutlaka cerrahi işlem yapılmalıdır. Rahime doğru yayılmış kanserlerde mutlaka histerektomi denilen rahim alma işlemi yapılması gerekmektedir.

Radyoterapi işlemi ise dışardan radyoterapi, vajinal radyoterapi veya her ikisinin birlikte uygulandığı radyoterapi şeklinde yapılmaktadır.

Kemoterapi işlemi ise belirli bir alana yayılmış veya vücudun diğer alanlarına yayılmış kanser için kullanılmaktadır.

Biyolojik tedavi veya immunoterapiler, tümör hücrelerinin büyümesine engel olacak proteinler ile etkileşerek çalışmaktadır. Kemoradyoterapinin etkin olmadığı veya yayılmış kanser hastalarında kullanılmaktadır.

Her ne kadar kanserden kaçınılması mümkün gözükmese de dikkat edilmesi gereken bazı durumlar vardır. Bunlardan en önemlisi beslenme tarzıdır. Yeterli kalori ve protein alımı ile bağışıklık sistemi desteklenmelidir. Enerji seviyesinin yüksek tutulması bakımından düzenli egzersiz yapılmalıdır. Uyku düzenine dikkat edilmeli, sigara ve alkol tüketimi bırakılmalıdır.

Kanser tedavisi sonrası mutlaka düzenli kontroller yapılmalıdır. Jinekolojik muayene, pap smear testleri ve BT görüntüleme takiplerde önemlidir. İlk 2 yıl 3-4 ayda bir muayene önemlidir.

Rahim ağzı kanserinden korunmak için mutlaka düzenli kontroller yapılmalıdır. 21 yaşından sonra 3 yılda bir smear tahlilleri yapılmalıdır. 30-65 yaş arasında 5 yılda bir HPV testleri yapılmalıdır. Rahim ağzı bölgesi kanser veya kanser öncesi değişiklikler dışında herhangi bir sebepten alınmış olanlarda taramaya gerek yoktur. Cinsel aktif ve bulaşıcı hastalıklar açısından riskli grupta ise mutlaka klamidya, gonore, sifiliz, HIV gibi testler yıllık yapılmalıdır.

 HPV ‘den korunarak da kanserden korunulmuş olmaktadır. Bunu için kondom kullanımı ve HPV aşısı yapılması önemlidir. Aynı zamanda sigaranın kesilmesi de dolayısıyla kanserden koruyacaktır.

Eğer kanser erken evrede yakalanıp tedavi edilirse %100’e yakın başarı sağlanacaktır. Hastalığın yakalanma ve tedavi evresi ilerledikçe sağ kalım oranları azalmaktadır.

Zamanla kanserin tekrar etme riski ilk basamak tedavi uygun yapılmışsa fazla değildir. Tekrar eden kanserlerde kemoterapi veya radyoterapi önerilmektedir. Kanser sonrası çocuk olma ihtimali kanserin evresine ve yapılan tedaviye göre değişmektedir. Erken dönem tanı ve tedavi yapılmışsa 6-12 ay bekledikten sonra gebelik düşünülmelidir. Gebe kalınırsa takipler yine sık aralıklarla mutlaka yapılmalıdır.

Rahim ağzı kanserinin genetik olarak artmış riski bulunmamaktadır. Kanser sonrası cinsel hayat açısından uygulanan cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi işlemleri vajinal kuruluk ve darlık yaratarak cinsel istekte azalma ve ilişkide ağrı durumu yaratmaktadır.

Leave a comment