
Menopoz, Dünya Sağlık Örgütü tarafından, yumurtalık faaliyetlerinin sona ermesiyle âdet döngüsünün kalıcı olarak kesilmesi olarak tanımlanır.Premenopoz, menopoz ve postmenopoz olarak üç farklı döneme ayrılır.
- Perimenopoz: Kişinin menopozdan önce, menopoza yaklaştığına dair belirtilerin görüldüğü döneme perimenopoz denir. Kişinin son âdet döneminden önceki yıllarda başlar. Yumurtlamanın devam ettiği bu dönemde yumurtalarının işlevi azalır. Bu süreçte kişi düşük ihtimalle de olsa gebe kalabilir. Çoğunlukla 4 yıl süren perimenopoz dönemi, kişinin 12 ay boyunca âdet görmemesinin ardından son bulur ve ardından menopoz dönemi başlar.
- Menopoz: Son görülen âdet kanamasının üzerinden 12 ay geçmesiyle başlayan menopoz döneminde kadın yumurtalıkları işlevini kaybeder. Buna bağlı olarak doğurganlık da son bulur.
- Postmenopoz: Menopozdan sonraki yılların tanımlanması için kullanılan postmenopoz döneminde, menopoz belirtileri azalır. Ancak bu dönemde kişi, osteoporoz (kemik erimesi) ve kalp hastalıkları gibi pek çok farklı sağlık sorunu bakımından yüksek risk altındadır. Bu dönemde hekim kontrolünde ilaç kullanılması ve yaşam tarzı değişikliklerinin yapılması önerilir.
MENAPOZ DÖNEMİNDE YAPTIKLARIMIZ
- Jinekolojik muayene
- Kanser tarama testleri
- Mamografi
- Kemik dansitometrisi
- Menapoz şikayetlerine yönelik tedavi uygulamaları
- Vaginal kuruluk sonucu oluşan şikayetlere yönelik ilaç ve PRP uygulamaları
- Cinsel fonksiyon bozukluklarının düzeltilmesi
Kadın yaşamının önemli bir kısmını oluşturan menapoz dönemi adetlerin kesilmesinden bir yıl sonra başlayan süreci tanımlamaktadır. Vasomotor semptomlar denilen ateş basması, terleme , vaginal kuruluk ,şişkinlik, stres gibi durumların görülme sıklığı artmaktadır.
Menapoz takiplerinde yapılması gereken yıllık jinekolojik muayeneler, kanser tarama testleri olarak kullanılan smear tahlilleri ve kan değerlerinin incelenmesi, mamografi ve kemik dansitometrisi denilen kemik taramaları mutlaka yapılmalıdır.
Yeni başlayan uygulama ile vaginal kuruluk ve buna bağlı cinsel fonksiyon bozukluklarında kişinin kendi kanının alınarak hazırlanan içeriğin (PRP) enjeksiyonu ile başarılı sonuçlar alınmaktadır.