Skip to content Skip to footer

OVER (YUMURTALIK ) KANSERİ

Yumurtalıklardaki hücrelerin kontrolsüz büyümesi sonucu oluşmaktadır. Hızlı çoğalarak sağlıklı hücreleri tahrip etmektedirler. Yumurtalık kanseri ilk oluşmaya başladığında herhangi bir şikâyet oluşturmaz. Şikâyet oluşmaya başladığı zaman genellikle ileri evreye gelmiş yumurtalık kanseri ile karşılaşırız. Karında şişkinlik, yemekten sonra şişkinlik ve hazımsızlık, kilo kaybı, kasık ağrısı, halsizlik, sırt ağrısı, kabızlık veya ishal gibi bağırsak düzensizlikleri, sık idrara çıkma şikayetlerinde artış olmaktadır.

Kansere sebep olan faktörler net olarak bilinmemektedir. Yumurtalık dokusundaki hücre DNA’larında düzensizlik oluşmaktadır. Böylece kontrolsüz hücre çoğalması başlayacaktır. Kanserli hücreler çoğalırken sağlıklı hücreler ölmeye başlayacaktır. Çoğalan hücreler komşu dokulara ve kan ve lenf yoluyla yayılarak uzak organlara metastaz yapmaktadır.

Kanserin hangi yumurtalık hücresinden başladığına göre tümörler sınıflandırılmaktadır ve böylece tedavi şekli belirlenmektedir. En sık görülen epitelyum kaynaklı tümörler seröz ve müsinöz tümörler olarak ayrılırlar. Stromal tümörler daha erken dönemde tanı konulabilen tümörlerdir. Germ hücreli tümörler ise daha genç yaşta ortaya çıkan yumurtalık tümörleridir.

Yumurtalık kanser oluşmasına katkı sağlayan çeşitli risk faktörleri belirlenmiştir. Bunlardan bir tanesi yaştır. Hastalık görülme oranı yaşla birlikte artmaktadır. Az bir grupta kanser riski genetik olarak yatkın aile bireylerinde ortaya çıkmaktadır. Ailelerinde BRCA-1 ve BRCA-2 geni taşıyanlarda hem yumurtalık hem meme kanser riskinde artış görüşmüştür. Ayrıca Lynch sendromu ve BRIP-1 , RAD-51C, RAD51-D geni taşıyanlarda da artmış risk izlenmiştir. Ailesinde kanser öyküsü olanlarda riskin arttığı bildirilmiştir. Kilo artışı ve endometirosis öyküsü olanlarda yumurtalık kanser sıklığını arttığı bulunmuştur. Adet dönemi başlangıç yaşının erken olması, menapoz yaşının geç olması ve hiç gebe kalınmaması da yumurtalık kanser riskini arttıran durumlardır.

Yumurtalık kanserini önleyici herhangi bir yöntem bulunmamaktadır fakat yaşam tarzında yapılan bazı düzenlemelerle risk azaltılabilir. Doğum kontrol haplarını düzenli kullanılması yumurtalık kanserlerini azaltmaktadır. Ailede kanser öyküsü özellikle meme ve yumurta kanser olanlar mutlaka genetik inceleme yapılmalı ve gen analizleri ile riskler belirlenmeye çalışılmalıdır.

Tedavide genellikle cerrahi ve kemoterapi birlikte kullanılmaktadır. Cerrahide hastalığın ilerleme düzeyi ve gebelik planı olup olmamasına göre sadece yumurtalıkların alındığı veya rahim, yumurtalık, tüpler ve karın boşluğundaki yayılma ihtimali olan dokuların alınması şekline kadar ilerleyebilir.

Kemoterapide büyüme potansiyeli olan hücrelerin büyümesinin çoğalmasına engel olunması amaçlanmaktadır.  Uygulama damar yoluyla veya ağız yolundan verilmektedir. Genellikle cerrahiden sonra verilebilmekte bazı durumlarda cerrahi öncesi de kullanılmaktadır. Bazı özel durumlarda cerrahi esnasında ısıtılmış kemoterapötik ilaç karın boşluğuna verilmekte ve bir süre kalması sağlandıktan sonra cerrahiye son verilmektedir.

Kanserlerin östrojen hormonu ile büyümesinin hızlandığı gerçeğine dayanarak östrojen etkisi bloke eden hormonal tedaviler kullanılmaktadır. Bunlar genellikle yavaş büyüyen tümörlerde veya ilk basamak tedavi sonrası tekrar etmiş tümörlerde kullanılmaktadır.

Bazı özel durumlarda kişinin bağışıklık sistemini kuvvetlendirici immun destek tedavileri verilmektedir.

Cerrahi ve kemoterapi uygulanmamış ileri evre hastalar veya tedavi sonrası tekrar etmiş ve başka tedavi seçeneği kalmamış kadınlarda palyatif tedavi denilen şikayetlerini rahatlatmaya yönelik tedaviler uygulanmalıdır. Ağrı kesiciler, mide bağırsak rahatsızlıklarını gidermeye yarayan yöntemler gibi destek yöntemler faydalı olmaktadır.

Leave a comment